18 Ekim 2009 Pazar

KURAN'DA ALTINI ÇİZDİKLERİM-42-ŞURA

42-ŞURA- toplu denetim
QURAN ( ENGLISH ) (BY A. YUSUF ALİ)

42 The Counsel


Bismillahirrahmanirrahim - In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.


1. Ha mim

2. Ayn sin kaf

3. Kezalike yuhıy ileyke ve ilellezıne min kablikellahül azızül hakım

4. Lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve hüvel aliyyül azıym

1. Ha Mim
2. Ayn. Sin. Qaf.
3. Thus doth (He) send inspiration to thee as (He did) to those before thee,- Allah, Exalted in Power, Full of Wisdom.
4. To Him belongs all that is in the heavens and on earth: and He is Most High, Most Great.

1. Ha, Mim.
2. Ayn, sîn, kaf.
3. O güçlü, hikmet sahibi Allah sana, senden öncekilere de işte böyle vahyediyor.
4. Bütün göklerdeki ve yerdeki O'nundur ve O, öyle ulu, öyle yücedir

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
12. Lehu mekalıdüs semavati vel ard yebsütur riska li mey yeşaü ve yakdir innehu bikülli şey'in alım


12. To Him belong the keys of the heavens and the earth: He enlarges and restricts. The Sustenance to whom He will: for He knows full well all things.
12. Göklerin ve yerin kilitleri O'nun. Rızkı dilediğine açar ve kısar; çünkü O, herşeyi bilir.


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
15. Fe li zalike fed'u vestekım kema ümirt ve la tettebı' ehvaehüm ve kul amentü bima enzelellahü min kitab ve ümirtü li a'dile beyneküm allahü rabbüna ve rabbüküm lena a'malüna ve leküm a'malüküm la huccete beynena ve beyneküm allahü yecmeu beynena ve ileyhil mesıyr


16. Vellezıne yühaccune fillahi mim ba'di mestücıbe lehu huccetühüm dahıdatün ınde rabbihim ve aleyhim ğadabüv ve lehüm azabün şedıd

17. Allahüllezı enzelel kitabe bil hakkı vel mızan ve ma yüdrıke lealles saate karıb

18. Yesta'cilü bihellezıne la yü'minune biha vellezıne amenu müşfikune minha ve ya'lemune ennehel hakk e la innellezıne yümarune fis saati lefı dalalim beıyd

19.
Allahü latıyfüm bi ıbadihı yerzüku mey yeşa' ve hüvel kaviyyül azız


15. Now then, for that (reason), call (them to the Faith), and stand steadfast as thou art commanded, nor follow thou their vain desires; but say: "I believe in whatever Book Allah has sent down; and I am commanded to judge justly between you. Allah is our Lord and your Lord: for us (is the responsibility for) our deeds, and for you for your deeds. There is no contention between us and you. Allah will bring us together, and to Him is (our) final goal.
16. But those who dispute concerning Allah after He has been accepted,- futile is their argument in the sight of their Lord: on them is Wrath, and for them will beach Terrible.
17. It is Allah Who has sent down the Book in Truth, and the Balance, and what will make thee realize that perhaps the Hour is close at hand?
18. Only those wish to hasten it who believe not in it: those who believe hold it in awe, and know that it is the Truth. Behold, verily those that dispute concerning the Hour are far astray.
19.
Gracious is Allah to His servants: He gives Sustenance to whom He pleases: and He is the Strong, the Mighty.


15. Bunun için sen durma çağır ve emrolunduğun gibi doğru gitl! Onların arzularına uyma ve de ki: "Ben Allah'ın indirdiği her kitaba iman getirdim ve aranızda adalet yaparım diye emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size (aittir). Aramızda tartışmaya gerek yoktur. Allah hepimizi bir araya getirecek ve hep O'na gidilecektir.
16. Bu kabul edildikten sonra Allah hakkında tartışmaya kalkışacakların delilleri Rableri yanında geçersizdir. Üzerlerine bir gazap ve kendilerine şiddetli bir azap vardır.
17. Hakka dair kitap ve mizanı (adalet terazisini) indiren o Allah'tır. Ve ne bileceksin belki de kıyamet yakındır!
18. Ona inanmayan imansızlar onun çabuk gelmesin! isterler, inananlar ise gerçek olduğunu bilirler de ondan korkar ve sakınırlar. iyi bil ki kıyamet hakkında tartışanlar uzak (derin) bir sapıklık içindedirler.
19. Allah kullarına çok lütufkardır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetli, çok güçlüdür.


----------------------------------------------------------------------------------------------------------
23. Zalikellezı yübbeşşirullahü ıbadehullezıne amenu ve amilus salihat kul la es'elüküm aleyhi ecran
illel mevededdete fil kurba
ve mey yakterif haseneten nezid lehu fıha husna innellahe ğafurun şekur

23. That is (the Bounty) whereof Allah gives Glad Tidings to His Servants who believe and do righteous deeds. Say:
"No reward do I ask of you for this except the love of those near of kin.
" And if any one earns any good, We shall give him an increase of good in respect thereof: for Allah is Oft- Forgiving, Grateful.

23. İşte bu müjdeyle Allah, iman edip iyi iyi işler yapan kullarım müjdeliyor. De ki: "
Buna karşı sizden yakınlıkta sevgiden başka bir karşılık istemem
." Her kim çalışır da bir güzellik kazanırsa ona orada daha fazla bir güzellik veririz; çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, çokça şükrün karşılığım verendir.
Ali Bulaç 23- İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki:
'Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiç bir ücret istemiyorum.'
Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.
Diyanet Vakfı 23. İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur. Deki:
Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum.
Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz. Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir.
Edip Yüksel 23. ALLAH, inanıp erdemli davranan kullarını böyle müjdeler. De ki "Ben sizden,
akrabalık sevgisi dışında herhangi bir ücret istemiyorum
." Kim bir iyilik işlerse onun iyilğini arttırırız. ALLAH Bağışlayandır, takdir edendir.
Süleyman Ateş 23. Allah'ın, inanan ve iyi işler yapan kullarını müjdelediği (büyük lutuf). De ki: "Ben bunu karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ancak (Allah'a) yaklaşmayı arzu ediyorum." Kim bir iyilik yaparsa onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah bağışlayan, (iyiliğe) karşılık verendir.
Yaşar Nuri Öztürk 23 Allah'ın, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlara müjdelediği, işte budur. De ki: "Ben, buna karşılık sizden,
yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum
." Kim bir iyilik/güzellik üretirse onun için, o ürettiğine bir güzellik daha ekleriz. Çünkü Allah Gafûr'dur, çok affeder; Şekûr'dur, iyiliğe karşılık verir/teşekkür eder.


DİĞER MEALLERİ KASITLI EKLEDİM….YAŞAR NURİ’NİN EHL-İ BEYT SÖZÜNE DİKKATİNİZİ ÇEKERİM……

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
53. Sıratıllahıllezı lehu ma fis semavati ve ma fil ard e la ilellahi tesıyrul ümur
53. The Way of Allah, to Whom belongs whatever is in the heavens and whatever is on earth. Behold (how) all affairs tend towards Allah!
53. O Allah'ın yoluna ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O'nundur. Uyan, bütün işler döner dolaşır Allah'a varır.

Hiç yorum yok: