12 Ağustos 2009 Çarşamba

KURAN'DA ALTINI ÇİZDİKLERİM-10-YUNUS

10-YUNUS-
10 Yunus- Hz.Yûnus



Bismillahirrahmanirrahim - In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.


9. İnnellezıne amenu ve amilus salihati yehdıhim rabbühüm bi ımanihim tecrı min tahtihimül enharu fı cennatin neıym
10.
Da'vahüm fıha sübhanekellahümme ve tehıyyetühüm fıha selam ve ahıru da'vahüm enil hamdü lillahi rabbil alemın


Yusuf Ali (English)
9. Those who believe, and work righteousness- their Lord will guide them because of their Faith: beneath them will flow rivers in Gardens of Bliss.
10. (This will be) their cry therein: "
Glory to thee, O Allah!" And "Peace" will be their greeting therein! And the close of their cry will be: "Praise be to Allah, the Cherisher and Sustainer of the Worlds!"


9. (Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.
10. Bunların oradaki duaları,
“Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
25. Vallahü yed'u ila daris selam ve yehdı mey yeşaü ila sıratım müstekıym

25. But Allah doth call to the home of peace: he doth guide whom he pleaseth to a way that is straight.

25. Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.

44. İnnellahe la yazlimün nase şey'ev ve lakinnen nase enfüsehüm yazlimun

44. Verily Allah will not deal unjustly with man in aught: it is man that wrongs his own soul.
44. Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.
----------------------------------------------------------------------------------------------

55. E la inne lillahi ma fis semavati vel ard e la inne va'dellahi hakkuv ve lakinne ekserahüm la ya'lemun

55. Is it not (the case) that to Allah belongeth whatever is in the heavens and on earth? is it not (the case) that Allah's promise is assuredly true? yet most of them understand not.

55. Bilesiniz ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Yine bilesiniz ki, Allah’ın va’di haktır. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

56. Hüve yuhyı ve yümıtü ve ileyhi türceun

56. It is He Who giveth life and who taketh it, and to him shall ye all be brought back.

56. O, diriltir ve öldürür; ancak O’na döndürüleceksiniz.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
57. Ya eyyühen nasü kad caetküm mev'ızatüm mir rabbiküm ve şifaül lima fis suduri ve hüdev ve rahmetül lil mü'minın

57. O mankind there hath come to you a direction from your Lord and a healing for the (diseases) in your hearts, and for those who believe, a Guidance and a mercy.

57. Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

62. E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

63. Ellezıne amenu ve kanu yettekun

64. Lehümül büşra fil hayated dünya ve fil ahırah la tebdıle li kelimatillah zalike hüvel fevzül azıym

65. Ve la yahzünke kavlühüm innel ızzete lillahi cemıa hüves semıul alım

62. Behold verily on Allah is no fear, nor shall they grieve;
63. Those who believe and (constantly) guard against evil;
64. For them are Glad tidings, in the life of the present and in the Hereafter: no change can there be in the words of Allah. This is indeed the supreme felicity.
65. Let not their speech Grieve thee: for all power and honour belong to Allah: it is He Who heareth and knoweth (all things).


62. Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.
63. Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.
64. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır.
65. Onların (inkârcıların) sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün güç Allah’ındır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

84. Ve kale musa ya kavmi in küntüm amentüm billahi fealleyhi tevekkelu in küntüm müslimın

85. Fe kalu
alellahi tevekkelna rabbena la tec'alna fitnetel lil kavmiz zalimın


86.
Ve neccina bi rahmetike minel kavmil kafirun


84. Moses said: O my people if ye do (really) believe in Allah, then in him put your trust if ye submit (your will to his).
85. They said:
in Allah do we put our trust. Our Lord make us not a trial for those who practise oppression;

86.
And deliver us by thy mercy from those who reject (thee).


84. Mûsâ, “Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah’a iman etmişseniz, eğer O’na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O’na tevekkül edin” dedi.
85. Onlar da şöyle dediler:
“Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!”
86. Bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar




--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

100.
Ve ma kane li nefsin en tü'mine illa bi iznillah ve yec'alür ricse alellezıne la ya'kılun


Yusuf Ali (English)
100.
No soul can believe, except by the will of Allah, and he will place doubt (or obscurity) on those who will not understand.


M. Pickthall (English)
100.
It is not for any soul to believe save by the permission of Allah. He hath set uncleanness upon those who have no sense.


DİYANET-
100.
Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.


Y.NURİ-
100.
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.


SATEŞ-
100.
Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve (Allah) pisliği (huzursuzluğu, azabı), akıllarını kullanmayanların üzerine kor.

----------------------------------------------------------------------------------------

107. Ve iy yemseskellahü bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve iy yüridke bi hayrin fe la radde li fadlih yüsıybü bihı mey yeşaü min ıbadih ve hüvel ğafurur rahıym

108. Kul ya eyyühen nasü kad caekümül hakku mir rabbiküm fe menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ene aleyküm bi vekıl

109. Vettebı'ma yuha ileyke vasbir hatta yahkümellah ve hüve hayrul hakimın


107. If Allah do touch thee with hurt, there is none can remove it but he: if he do design some benefit for thee, there is none can keep back his favour: he causeth it reach whomsoever of his servants he pleaseth. And he is the Oft-Forgiving, Most Merciful.

108. Say: O ye men now truth hath reached you from your Lord those who receive guidance, do so for the good of their own souls; those who stray, do so to their own loss: and I am not (set) over you to arrange your affairs.

109. Follow thou the inspiration sent unto thee, and be patient and constant, till Allah do decide: for he is the best to decide.


107. Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

108. De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse, ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.”

109. (Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

Hiç yorum yok: