22 Temmuz 2009 Çarşamba

KURAN'DA ALTINI ÇİZDİKLERİM-2-BAKARA

2 – BAKARA-İNEK
Bismillahirrahmanirrahim

QURAN ( ENGLISH ) ( BY A. YUSUF ALİ )
2 - The Cow
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.




1. Elif lam mim

2. Zalikel kitabü la raybe fıh* hüdel lil müttekıyn

3. Ellezıne yü'minune bil ğaybi ve yükıymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun

4. Vellezine yü'minune bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablik* ve bil ahırati hüm yukınun

5. Ülaike ala hüdem mir rabbihim ve ülaike hümül müflihun

Yusuf Ali (English)
1. Alif Lam Mim
2. This is the Book; in it is guidance sure, without doubt, to those who fear Allah;
3. Who believe in the Unseen, are steadfast in prayer, and spend out of what We have provided for them;
4. And who believe in the Revelation sent to thee, and sent before thy time, and (in their hearts) have the assurance of the Hereafter.
5. They are on (true guidance), from their Lord,


DİYANET-1. Elif. Lam. Mim.
2. O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.
3. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.
4. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.
5. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

YNURİ- 1. Elif, Lâm, Mîm.
2. İşte sana o Kitap! Kuşku/ çelişme/ tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, sakınanlar için.
3. Ki onlar, gayba inananlar, namazı/duayı yerine getirenlerdir. Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır.
4. Hem sana vahyedilene hem de senden önce vahyedilene inananlardır onlar. Âhireti gereğince kavrayıp anlayanlar da onlardır.
5. İşte bunlardır Rablerinden bir hidayet üzere olanlar, işte bunlardır gerçek anlamda kurtuluşu bulanlar.

------------------------------------------------------------------------------------------------------


45. Vesteıynu bis sabri ves salah* ve inneha le kebıratün illa alel haşiıyn

46. Ellezıne yezunnune ennehüm mülaku rabbihim ve ennehüm ileyhi raciun

Yusuf Ali (English)
45. Nay, seek (Allah's) help with patient perseverance and prayer: it is indeed hard, except to those who bring a lowly spirit -
46. Who bear in mind the certainty that they are to meet their Lord, and that they are to return to Him.

DİYANET-45. Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir. *
46. Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.

YNURİ-45. Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
46. O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na döneceklerdir.

----------------------------------------------------------------------------------------
62. İnnellezıne amenu vellezıne hadu ven nesara ves sabiıne min amene billahi vel yevmil ahıri ve amile salihan fe lehüm ecruhüm ınde rabbihim *ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun


Yusuf Ali (English)
62. Those who believe (in the Quran), and those who follow the Jewish (scriptures), and the Christians and the Sabians, any who believe in Allah and the Last Day, and work righteousness, shall have their reward with their Lord: on them shall be no fear, nor shall they grieve.

DİYANET- 62. Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. *
YNURİ- 62. Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
67. Ve iz kale musa li kavmihı innellahe ye'müruküm en tezbehu bekarah *kalu etettehızüna hüzüva *kale euzü billahi en ekune minel cahilın




Yusuf Ali (English)

67. And remember Moses said to his people: "Allah commands that ye sacrifice a heifer." They said: "Makest thou a laughing-stock of us?" He said: "Allah save me from being an ignorant (fool)!"

DİYANET-67. Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.
YNURİ-67. Mûsa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım."

---------------------------------------------------------------------------------------------
127. Ve iz yerfeu ibrahımül kavaıde minel beyti ve ismaıyl* rabbena tekabbel minna* inneke entes semıul alım

128. Rabbena vec'alna müslimeyni leke ve min zürriyyetina ümmetem müslimetel leke ve erina menasikena ve tüb aleyna* inneke entet tevvabür rahıym

Yusuf Ali (English)
127. And remember Abraham and Isma`il raised the foundations of the House (with this prayer): "Our Lord! accept (this service) from us: for Thou art the All-Hearing, the All-Knowing.
128. "Our Lord! make of us Muslims, bowing to Thy (Will), and of our progeny a people Muslim, bowing to Thy (Will); and show us our places for the celebration of (due) rites; and turn unto us (in Mercy); for Thou art the Oft-Returning, Most Merciful.

DİYANET- 127. Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. *
128. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.

YNURİ- 127. İbrahim'in, İsmail'le birlikte, o evin ana duvarlarını yükselterek şöyle yakardıkları zamanı da an: "Rabbimiz, bizden gelen niyazları kabul buyur; sen, evet sen, Semî'sin, her şeyi çok iyi duyarsın; Alîm'sin, her şeyi çok iyi bilirsin."
128. "Rabbimiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman/Allah'a teslim olan kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet oluştur. Bize ibadet yerlerimizi göster, bizim tövbemizi kabul et! Sen, evet sen, Tevvâb'sın, tövbeleri cömertçe kabul edersin; Rahîm'sin, rahmetini cömertçe yayarsın."

---------------------------------------------------------------------------------------------------
152. Fezkürunı ezkürküm veşküru lı ve la tekfürun

153. Ya eyyühellezıne amenüsteıynu bis sabri ves salah* innellahe meas sabirın

154. Ve la tekulu li mey yuktelü fı sebılillahi emvat* bel ahyaüv ve lakil la teş'urun

155. Ve le neblüvenneküm bi şey'im minel havfi vel cuı ve naksım minel emvali vel enfüsi ves semerat* ve beşşiris sabirın



156. Ellezıne iza esabethüm müsıybetün kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun

157. Ülaike alayhim salevatüm mir rabbihim ve rahmetüv ve ülaike hümül mühtedun

Yusuf Ali (English)

152. Then do ye remember Me; I will remember you. Be grateful to Me, and reject not Faith.
153. Ye who believe! seek help with patient perseverance and prayer: for Allah is with those who patiently persevere.
154. And say not of those who are slain in the way of Allah: "They are dead." Nay, they are living, though ye perceive (it) not.
155. Be sure We shall test you with something of fear and hunger, some loss in goods or lives or the fruits (of your toil), but give glad tidings to those who patiently persevere,
156. Who say, when afflicted with calamity: "To Allah we belong, and to Him is our return" -
157. They are those in whom (descend) blessings from their Lord and mercy, and they are the ones that receive guidance.

152. Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!
153. Ey iman edenler! Sabır ve namaz-DUA ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir. *
154. Allah yolunda öldürülenlere "ölüler"" demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız.
155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !
156. O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.
157. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. *

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


163. Ve ilahüküm ilahüv vahıd* la ilahe illa hüver rahmanür rahıym

Yusuf Ali (English)

163. And your God is One God: there is no god but He, Most Gracious, Most Merciful.

163. İlahınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka ilah yoktur. O, rahmandır, rahimdir. *

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
201. Ve minhüm mey yekulü rabbena atine fid dünya hasenetev ve fil ahırati hasenetev ve kına azaben nar

202. Ülaike lehüm nasıybüm mimma kesebu* vallahü serıul hısab

Yusuf Ali (English)

201. And there are men who say: "Our Lord! Give us good in this world and and good in the Hereafter, and defend us from the torment of the fire!"
202. To these will be allotted what they have earned; and Allah is quick in account.

201. Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.
202. İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
214…......ela inne nasrallahi kariyb

QURAN ( ENGLISH ) ( BY A. YUSUF ALİ )
214- …."When (will come) the help of Allah." Ah! Verily, the help of Allah is (always) near!
QURAN ( ENGLISH ) (BY M.H. SHAKIR)
214-….When will the help of Allah come? Now surely the help of Allah is nigh!


214-......Bak işte, Allah'ın yardımı yakındır..



----------------------------------------------------------

216. Kütibe aleykümül kıtalü ve hüve kürhül leküm* ve asa en tekrehu şey’en ve hayrün leküm ve asa en tühıbbu şey'ev ve hüve şerrul leküm* vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun

Yusuf Ali (English)

216. Fighting is prescribed for you, and ye dislike it. But it is possible that ye dislike a thing which is good for you, and that ye love a thing which is bad for you. But Allah knoweth, and ye know not.

216. Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. *



AYETEL KÜRSİ
255. Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum* la te'huzühu sinetüv vela nevm* lehu ma fis semavati ve ma fil ard* men zellezı yeşfeu ındehu illa bi iznih* ya'lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm* ve la yühıytune bi şey'im min ılmihı illa bi ma şa'* vesia kürsiyyühüs semavati vel ard* ve la yeudühu hıfzuhüma* ve hüvel alıyyül azıym

256. La ikrahe fid dıni kad tebeyyener ruşdü minel ğayy* fe mey yekfür bit tağuti ve yü'mim billahi fe kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha* vallahü semıun alım

Yusuf Ali (English)

255. Allah! there is no god but He, the living, the self subsisting, eternal. No slumber can seize him nor heavens and on earth. Who is there can intercede in his presence except as he permitteth? he knoweth what (appeareth to his creatures as) before or after or behind them. Nor shall they compass aught of his knowledge except as he willeth. His throne doth extend over the heavens and the earth, and he feeleth no fatigue in guarding and preserving them for he is the most high, the supreme (in glory).
256. Let there be no compulsion in religion: truth stands out clear from error: whoever rejects evil and believes in Allah hath grasped the most trustworthy hand hold, never breaks. And Allah heareth and knoweth all things.

255. Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. *
256. Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tağutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir. *

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

284. Lillahi ma fis semavati ve ma fil ard* ve in tübdu ma fı enfüsiküm ev tuhfuhü yühasibküm bihillah* fe yağfiru limey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa'* vallahü ala külli şey'in kadır




284. To Allah belongeth all that is in the heavens and on earth. Whether ye show what is in your minds or conceal it, Allah calleth you to account for it. He forgiveth whom he pleaseth, and punisheth whom he pleaseth. For Allah hath power over all things.



284. Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah her şeye kadirdir.
-------------------------------------------------------------------------------------------

AMENER RESÜLÜ
285. Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihı vel mü'minun* küllün amene billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih* la nüferriku beyne ehadim mir rusülih* ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masıyr

286. La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha* leha ma kesebet ve aleyha mektesebet* rabbena la tüahızna in nesına ev ahta'na* rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina* rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih* va'fü anna* vağfir lena* verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirine.


Yusuf Ali (English)

285. The Messenger believeth in what hath been revealed to him from his Lord, as do the men of Faith. Each one (of them) believeth in Allah, His angels, His books, and His Messengers. "We make no distinction (they say) between one and another of His Messengers." And they say: "We hear, and we obey: (we seek) Thy forgiveness, our Lord, and to Thee is the end of all journeys."
286. On no soul doth Allah place a burden greater than it can bear. It gets every good that it earns, and it suffers every ill that it earns. (pray:) our Lord! condemn us not if we forget or fall into error; our Lord! lay not on us a burden like that which thou didst lay on those before us; our Lord! lay not on us a burden greater than we have strength to bear. Blot out our sins, and grant us forgiveness. Have mercy on us. Thou art our protector; help us against those who stand against Faith.


285. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.
286. Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla





Hiç yorum yok: